25 Mart 2010 Perşembe
akor'diyoM
iş yerindeyim..
pek yoğun bir gün sayılmaz bugün..
dısarıda bahar esintisi..
güneşli,
mutlu bir istanbul sabahı..
alttaki cafe'den çalan müzik :
"hatırla sevgili"
akordiyonla çalınan enstrümantal hali..
öyle güzel geldi ki kulağıma..
iş yerinde değil gibiyim..
gözlerimi kapattım..
sahildeyim..
kulağımda müziğin tınısı..
yüzümü okşayan hafif meltem..
misss gibi..
bu yazıda ne varmış?
akordiyon,
hatırla sevgili,
istanbul,
rüzgar
16 Mart 2010 Salı
ben kimim?
bu yazıda ne varmış?
irem gülenç şımarık kız küçük ben kim
15 Mart 2010 Pazartesi
dengesiz hava mağduru iremio
burnum fik fik!
11 Mart 2010 Perşembe
yolculuk'um part 1.
Saat 18.05...
işte çıkıyorum.
cadde kalabalık..
hava buzzz...
burnum, kulaklarım ve ellerim hissiz..
iliklerime kadar işlemiş bir soğuk..
hızlanıyorum, koşarcasına..
yüzüm daha çok ıslanıyor..
daha sert çarpıyor damlalar..
birlikte koşuyoruz sanki..
derken, biniyorum Kadıköy dolmuşuna..
"bi Kadıköy uzatır mısınız?" ( travestik bi tonlamayla..Allaaahımmm bu ses benden mi çıktı? ses tellerim de donuyorr sanırım)
içerisi sıcak..
kendime geliyorum yavaş yavaş..
önümdeki adamın kokusunu alıyorum sonra..
saçları rastalı ve röfleli de..
korkunç bir koku yayılıyor..
şalıma sarılıyorum..
düşünmemeye çalışıyorum..
neyseki erken iniyor..
rıhtıma geliyoruz..
iniyorum.
soğuk vuruyor yine keskin keskin..
hemen içeri atıyorum kendimi.
Bir İzmit bileti alıyorum.
cam kenarı kalmamış.. :/
servis alıyor bizi, Harem'e gidiyoruz..
ve artık otobüsteyim..
evime gidiyorum..
huzur'uma..
kahve alıyorum bir tane..
yaprak dökümü açık tvde..
"evde gibiyim" diye düşünürken, önümdeki çocuk dikkatimi çekiyor..
rahatsız edici..
bi oturamadı oturdugu yere..
koltugu oynatıp duruyor, dizlerime çarpıyor koltuk her defasında.. sinir oluyorum!
sonra hepten kıl oluyorum cocuga her hareketi batmaya başlıyor bana..
saniyede bir saçlarıyla oynamasına takıyorum mesela..
uzun saçlı..
alnında sokup ensesinden cıkarıyor ellerini..
zaten uzun saclı erkek sevmem..
sevmedim oğlum seni...
(harcadım yalnız cocugu)
nihayet iniyorum..
ve evdeyim..
sıcacık yatagımda..
(üç nokta)
işte çıkıyorum.
cadde kalabalık..
hava buzzz...
burnum, kulaklarım ve ellerim hissiz..
iliklerime kadar işlemiş bir soğuk..
hızlanıyorum, koşarcasına..
yüzüm daha çok ıslanıyor..
daha sert çarpıyor damlalar..
birlikte koşuyoruz sanki..
derken, biniyorum Kadıköy dolmuşuna..
"bi Kadıköy uzatır mısınız?" ( travestik bi tonlamayla..Allaaahımmm bu ses benden mi çıktı? ses tellerim de donuyorr sanırım)
içerisi sıcak..
kendime geliyorum yavaş yavaş..
önümdeki adamın kokusunu alıyorum sonra..
saçları rastalı ve röfleli de..
korkunç bir koku yayılıyor..
şalıma sarılıyorum..
düşünmemeye çalışıyorum..
neyseki erken iniyor..
rıhtıma geliyoruz..
iniyorum.
soğuk vuruyor yine keskin keskin..
hemen içeri atıyorum kendimi.
Bir İzmit bileti alıyorum.
cam kenarı kalmamış.. :/
servis alıyor bizi, Harem'e gidiyoruz..
ve artık otobüsteyim..
evime gidiyorum..
huzur'uma..
kahve alıyorum bir tane..
yaprak dökümü açık tvde..
"evde gibiyim" diye düşünürken, önümdeki çocuk dikkatimi çekiyor..
rahatsız edici..
bi oturamadı oturdugu yere..
koltugu oynatıp duruyor, dizlerime çarpıyor koltuk her defasında.. sinir oluyorum!
sonra hepten kıl oluyorum cocuga her hareketi batmaya başlıyor bana..
saniyede bir saçlarıyla oynamasına takıyorum mesela..
uzun saçlı..
alnında sokup ensesinden cıkarıyor ellerini..
zaten uzun saclı erkek sevmem..
sevmedim oğlum seni...
(harcadım yalnız cocugu)
nihayet iniyorum..
ve evdeyim..
sıcacık yatagımda..
(üç nokta)
bu yazıda ne varmış?
bağdat caddesi,
harem,
izmit,
kadıköy,
rasta,
rıhtım,
röfle,
uzun saç,
yolculuk
10 Mart 2010 Çarşamba
önünden geçtim dün o evin...
hani bişi yazmıştım bundan birkaç hafta önce..
kalabalıktaydım..
kulagımda "another day in Paradise " vardı..
bildin mi?
ben bugün bunu yaşadım sevgili blog :)
erenköydeyim..
caddeye dogru çıkıyorum..
kulagımda Collins..
adımlarım ritmik..
cok eglenceliydi..:)
sonra akılma lise çağlarım geldi..
dinlemekten ve söylemekten keyif aldıgım bi şarkı vardı..
"önünden geçtim dün o evin, erenköy'de hani.. büyütmeye çalıştığımız o çiçek solmuş...."
geçmişi yaad etim:)
şimdi ordayım işte..
erenköyde..
bu yazıda ne varmış?
another day in paradise,
bağdat caddesi,
cadde,
erenköy,
mirkelam,
phil collins
8 Mart 2010 Pazartesi
8 Mart - Dünya Kadınlar Günü
bu yazıda ne varmış?
8 mart,
dünya,
dünya kadınlar günü,
kadın,
kadınlar günü
yepyeni
2010 tüm güzellikleriyle geldi işte bana..
şimdi yeni bi işim, yeni bi hayatım var..
ve yeni umutlarım..
hareketli ve yoğun bir tempodayım ama şikayetçi değilim..
olmak istediğim yerdeyim çünkü..
aşık oldugum kentte..
izmitin grisine hem uzak hem yakın..
dilersem yanıbaşındayım en sevdiklerimin,
dilersem yapayalnızım maviliklerindeki istanbulun..
yapayalnızım ama asla yalnız değil..
ve asla mutsuz..
daha önce de söylemiştim 2010 benim yılım olacak diye..
daha yeni başlıyoruz ;)
şimdi yeni bi işim, yeni bi hayatım var..
ve yeni umutlarım..
hareketli ve yoğun bir tempodayım ama şikayetçi değilim..
olmak istediğim yerdeyim çünkü..
aşık oldugum kentte..
izmitin grisine hem uzak hem yakın..
dilersem yanıbaşındayım en sevdiklerimin,
dilersem yapayalnızım maviliklerindeki istanbulun..
yapayalnızım ama asla yalnız değil..
ve asla mutsuz..
daha önce de söylemiştim 2010 benim yılım olacak diye..
daha yeni başlıyoruz ;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)