14 Mayıs 2010 Cuma

bunalım mevsimi değil bu...

birkaç haftadır kötü hissediyorum kendimi..
dinlediğim sarkılardan tutun, okudugum hatta yazdıgım yazılara kadar her şey depresif..
insan kendi kendini depresyona sokabiliyor malesef..
bugün güneşli bir bahar havasına uyandım..
doğa bu kadar cömertken pozitifliğini sergileme de ben neden bu kadar olumsuz, negatifim diye düşündüm..
cok klasik evet ama hayatta hiçbir şeye değmiyor kendimizi yiyip bitirmemiz..
neticede her şey olacağına varmıyor mu???
sen kendini paralasan da...
---
ve ben bugün süslendim...
pembelerimi giydim..
pembe ojelerimi sürdüm..
bahara ayak uydurdum..
açık ayakkabılarımı giydim..
bahar geldi..
güneş açtı..
zihnimin karanlığı aydınlandı..
---
yok öyle her şeyi kafaya takmak artık..
melankolik halleri sonbahara ertelemeli..
şimdi çıplak ayak koşma..
denize ayak sokma mevsimi..
hadi bakalım...

11 Mayıs 2010 Salı

kalbim..

bir yere sıkışmış gibi sanki..
ve her saniye artan bir acı..
tarifi mümkün olmayan bir sancı..
kalbimin kırıklığı..
kalbimden akan sıcak kanı hissediyorum desem ne dersiniz?
alay edersiniz belki..
umursamazsınız ya da..
ya da belki siz de yaşamışsınızıdır kimbilir..
sıcak kan yakarak geciyor sinemden..
beynime ulaşıyor..
önce yüzümü sonra beynimi yakıyor..
uyuşturuyor..
bilmiyorsun ki nedenini..
sormuyorsun ki..

8 Mayıs 2010 Cumartesi

bitek ANNEM olsun...

KISA.. ÖZ.. NET..

"annedir yüreği fazla dayanamaz!


herkes bıksa benden,
annem bana doymaz.

öper besler beni,

unutur kalbinde.

annem burda olsun bana bir şey olmaz!

hergün bakar bana,

kusurumu görmez,

günler gece olsa,

o ışığı sönmez,

ellerim büyüdü avuçlarında,

bi tek annem olsun bana bir şey olmaz!!"

6 Mayıs 2010 Perşembe

yanılmayı istemek lazım bazen..

tanıyanlar bilir..
en çok, canım acıdığında kaleme kağıda sarılırım..
bugün canım çok acıyor..
belki sebepsiz..
belki  kuruntularım..
belki de gerçeklerden...
dün bir şey oldu..
bir anlık bir his kapladı benliğimi..
bir konu hakkında düşüncelere düştüm aniden..
oysa elle tutulur bir şey de yoktu..
sadece "his"ti..
akşam üzeri hislerim doğrultusunda bazı sonuclara vardım ve sanırım yanılmamışım...
ama umarım yanılmışımdır..
umarım yanılırım..

3 Mayıs 2010 Pazartesi

benim olucak fıstık :)

hayatımda ilk kez motora bindim bu hafta..
itiraf etmeliyim ki önce cok korktum..
virajlarda düşer miyim acaba diye milyon tane senaryo bile kurdum :)
ama bu ilk 5dakika içersi içindi..
sonradan gerçekten keyif vericiydi..
rüzgarı hissetmek olaganüstü bir şey..

motoru ben kullanmadım tabi..

malesef "A" ehliyetim yok henüz :(
ama pembe bi vespa almaya karar verdim..

hemen bi "A" sınıfı ehliyeti edinmeliyim..
ve bu fıstık benim olmalı =)



14 Nisan 2010 Çarşamba

takıntı..saplantı..çalıntı.. bulantı.. TI

hepimizin takıntıları vardır sanırım..
batıl inançlardan tutun da, çok manasız gibi gözüken ama sizin için bir anlam taşıyan hal ve tavırlar...
benim de var takıntılarım tabii..
ama burda açığa vurma niyetinde değilim elbette :)
bi hastalık boyutuna gelmedikçe zararı olmadıgını düşünüyorum..
takıntılı olmak da bi tarz meselesi neticede :):)
bir de saplantı boyutu var işin..
o boyutu da yaşamışlığım var malesef...
birine, bir olaya, bir duruma karşı saplantılık..
korkunç..
kendinizi kollayın kollayabildiğiniz gibi..
yoksa cok acı çekersiniz.
çok canınız yanar..
(tecrübe konuşuyor burda herhalde..)
bundan 7-8 sene önceydi sanırım..
saplantısı oldugum "şey"in..
ve o "şey"in umrunda olmayışım'ın...
sonra yaşanılan sancılı dönemlerin..
kabus gibi..
her an aklında..
bişi yapıyorsun ve acaba o "şey" diye aklından bir saniye olsun çıkmıyor..
belki kıyas yapıyorsun etrafla..
onla yaşıyorsun içinde.. alabildiğine..
ama onsuzsun aslında ölümüne..
benimki çok uzun sürmüştü..
2 yılımı vermişimdir nerden baksan..
ve kendimi heba etmişim şimdi bakınca..
kendimden olmuşum..
sonuç?
tabiki elde kalan; içi boş, yuvarlak, kocaman bi SIFIR..
sonra çalınan yıllarımız => çalınTI
sonra bulanan beyinlerimiz => bulanTI
sonra saplanan kalplerimiz => saplanTI
eşittir TAKINTI...

8 Nisan 2010 Perşembe

shall we dance?

yıllar sonra fark ediyorum ki akordiyonun o tınısı beni büyülüyor..
şimdi yine çalıyor..
aynı parça...
dans ettiğimi düşlüyorum..
ayaklarım çıplak..
kırmızı elbisemin uçuşan etekleri..
rüzgarda dağılan saçlarım..
tatlı yorgunluğunda kalbimin ritmi ve müziğin birleşimi..
hadi bana eşlik edin..
shall we dance?
(gülücük)