14 Kasım 2010 Pazar

Bayram gelmiş neyime - Anam anam garibem

bayramda atılacak olan toplu mesajlara yani;
..... bla bla - Ayşe KADIN
gibi sıradan ve herkese atılan mesajlara geri dönmeyeceğim.
burdan duyrulur.
Bayramımı samimi olarak kutlamak isteyen açsın arasın.
Ya da içinde adım gecen, bana özel olan bi msj atsın.
Anlaşıldı mı?

Hadi bayramınız kutlu olsun. - İG

Şimdi dağılabilirsiniz....

11 Kasım 2010 Perşembe

çaya buyrun

1 hafta önce bir iş görüşmesine gittim.
Gittiğim yer büyük bir plaza ve ofis de 15.kattaydı.
benim yükseklik korkum var. aman allahım.
bir yadan mülakat stresi bir yandan fobim.. nasıl tırsıyorum belli değil.
neyse, bi şekil yüksekte olmaya alısmıstım son zamanlarda.
25. kata misafirliğe gitmişliğim vardı yani..
aşıyordum yavas yavas.
3 asansörden birisinin düğmesine bastım.
bekliyorum...
iniyor..
8-7-6.....0
biniyorum.
hafifçe ilerliyor.
OLAMAZ!
asansör şeffaf..
oldugu gibi dısarıyı görüyorum.

ayyy bayılıcam. mümkün değil duramıyorum..
ellerim terliyor.
kalbim güp güp...
gözlerimi kapadım döndüm arkamı aralık gözlerle kacıncı katta oldugumu kontrol edip hemen kapatıyorum sıkı sıkı.
neyse ki kabus bitiyor ve geliyorum 15. kata..
sonra mülaka alınıyoruz.
8 kişi..
bir konferans odasında toplandık.
herkes kendisini tanıttı vs. klasik iş görüşmeleri.
şirket hakkında sunumlar,gösteriler falanlar filanlar..
sonra bize 10dk. veriliyor ve bir sunum yapmamız isteniyor..
herkes kalkıp sunumunu gercekleştiriyor.
bir yandan benim gözüm dısarda...
plazanın dısına reklam asılıyor, adamlar böle iskelette falan
onları gördükçe yine baslıyorum korkmaya aaaaaaaa...
kendimi onların yerine falan koyuyorum.
deli miyim neyim.
iş görüşmesinde bunlarla ugrasıyorum.
ayhhhh..
neyse sıyrılmaya calısıyorum hemen bu düşünceden.
tekrar ortama geri dönüyorum.
hoş-beş kısa süreli sohbetten sonra ayrılıyoruz ofisten.
1-2 kişiyle dısarda mülakatın muhasebesini yapıyoruz falan.
sonra yine asansör kabusu tabi..
aynı plazada calısan bir arkadasım var.
1. katta iniyorum.
onla sohbet ediyoruz.
mülakat sürecini falan anlatıyorum.
istanbula tekrar döneceğim için mutluyuz ama tabi mülakat sonucu belli değil.
öyle düşünüyoruz sadece.
sonra ben cıkıyorum eve dönüyorum.
2 gün sonra 2. mülakata davet ediliyorum.
yine asansör.. yine kalp atısları.. soguk ter..
bu kez birebir mülakattayım.
Görüşme cok güzel geciyor.
sonra test-drive yapıcaz dediler.
haydaa..
direksiyona gecmeyeli o kadar uzun süre olmus ki, biraz tırsıyorum. ama çaktırmıyorum.
"yapalım tabi yeaaa" modundayım.
neyse biniyorum arabaya.
her şey güzel gidiyor.
tek sorun kozyatagı trafigi..
ama ben iyi gidiyorum corç =)
sonra ofise geri dönüyoruz.
bekletiyorlar beni bir odada..
ben de şirketle ilgili dergilere bakıyorum.
10-15dk. sonra mülakatı yaptıgımız müdürlerden biri gelip, İK müdürünün bana teklif sunacağını,
görüşmelerin olumlu oldugunu söylüyor.
hemen onu arayıp haber veriyorum.
benimle gurur duydugunu söylüyor.
daha bir onore oluyorum.
sonra İK müdürü geliyor ve teklifi sunuyor.
gerekli evraklar zart zurtlar..
elime tutusturuyor.
bize olumlu/olumsuz cevabınızı yarın iletin diyor.
ayrılıyorum ofisten.
kapalı asansörü bekliyorum bu kez ama :)
diğer 2si seffaf cünkü..
neyse eve geliyorum.
aileyle bir müzakere yapıyoruz.
ve
onaylıyorum..
şimdi her gün hem kozyatagı trafigindeyim hem de seffaf asansörlü plazamda..
çaya beklerim
:)



7 Kasım 2010 Pazar

ürün fotoğrafcılıgı

1 haftadır photoshop'un başındayım ama gel gör ki yarılayamadım bile düzenlemeleri..
cok bunaldım.. :/
çekim yaptığım mekanda -ürün ve mekan çekimiydi bu arada-
dekordaki aydınlatmalardan birkaçı bozuktu.
detay girip onların düzenlemesini yapıyorum.
begenmiyorum silip baştan alıyorum.
karnım agrıyor ayagımda sıcak su torbasıyla çalısıyorum.
sonraaa belime bel yastıgı koyuyorum.
annem bilgisayar masasını komşumuza verdiği için -sağ olsun- sandalye tepelerinde, fiskos masasında falan edit yapıyorum o derece...
al bak ne acınası durumdayım hacı:

6 Kasım 2010 Cumartesi

ses 1-2

heeyy bu ara ihmal ettim buraları.
Amcamın hastalığı,hastane-ev arası gidiş gelişler..
Naz'a bakmak,
iş görüşmelerine gitmek,
mülakatlara katılmak,
fotoğraf çekimleri derken yazamaz oldum.
Fotoğrafla ilgili güzel adımlar attım, güzel işler bağladım :)
onlar üzerinde çalısıyorum.
Yakın zamanda yazıcam..
öperim.

2 Kasım 2010 Salı

hangi makyaj stiliyle daha güzel gözüküyorlar dersiniz?

People.com sitesi ünlülerin hangi halleriyle daha güzel gözüktüğünü kıyaslamış.. Kimisi ağır makyaj halleriyle kimisi ise son derece doğal bir makyaj kullanmış. Ben en cok nude- ten rengi rujla kombinlenen stilleri sevdim.
Sizce hangi halleri daha güzel?

Ashley Greene

Blake Lively

Catherine Zeta Jones
 

 Christina Ricci

Dakota Fanning

 Demi Lovato

 Diane Kruger

Emily Blunt 

Jessica Alba

 Leighton Meester

 Mischa Barton

Naomi Watts
 

Nicole Richie

 Rihanna

 Sarah Jessica Parker

 Scarlett Johansson

 Selena Gomez

 Sienna Miller



22 Ekim 2010 Cuma

vazgeçtim

çok seversindir, çok aşık hissedersindir bazen.
belki o an öyle gelir.
hani kaçtığı için bağlanırsın daha da birine..
hani deliye dönersin en ufak bir bakışında..
ya da başkasına attığı mesajda vs.lerde..
için içini yer ama ses edemezsin.
kaybetmekten korkarsın.
onsuz dünya dönmez sanırsın.
senin dünyan o olur.
tüm tahammül-iyi niyet-hoşgörülerini ona gösterirsin ama ailenin-en yakın arkadaslarının bir tek sözüne sitem edersin.
katlanamaz, tahammül edemezsin..
ama o-karşındaki- anlamaz seni..
bilmez ne yangınlar yanar içinde..
o devam eder tüm "sensiz" geçen hayatına.
ama sen edemezsin.
çünkü sen onu "sen" bilmişsin. "senden" bilmişsin.
gün gelir daha da katlanamazsın, göz yumamazsın artık yaptıklarına.
daha fazla salağa yatamazsın.
işte o an vazgeçmesini bilmen gerekir.
ne de güzel söylemişti
Can Yücel :

Bazen çok kırıldım , bazen belki de kırdım...
Ama hata insana mahsustur dedim..Affettim , af diledim..
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim..
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar.Belki de içten içe sinsice güldüler...
Ama asıl unuttukları şuydu...
Ben aldanmadım...
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar...
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için......
Oysa ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar...