19 Temmuz 2010 Pazartesi

septik-antiseptik-foseptik

insan ne yaparsa kendine yapıyor..
iyi de olsa kötü de olsa bu böyle..
yaptıgınız bir davranıs,takıldıgınız bir düşünce karsı tarafa dair de olsa, sonuç en cok yapanı-düşüneni yani sizi etkiliyor.
ben çok kuşkucuyumdur, kendi adıma..
olmadık seyleri kafama takabilir ve kendimi paralayabilirim.
o derece sadomazoşistlik maalesef..
bir şeye kuşkuyla yaklaşmak güvenle alakalı bir meseledir özünde..
ben kolay güvenemem karşımdakine..
-tecrübelerime istinaden..
ama işin aşırı septik boyutu kişide olumsuz etkilere neden olabiliyor..
sürekli "acaba"larla yaşamak ne menem bir eziyettir bir bilseniz..
daha önceki yazılarımda kalbimden akan sıcak kandan bahsetmiştim ya hani, kuşkularımın beynimi kemirmesinden kaynaklanıyordu aslında..
ben bir şeyi acabalarla düşünürken, o şey olmasa da olmuş gibi yaşadıgım için sıkıntı çekiyor, üzülüyordum..
yani en başta da söylediğim gibi :  insan ne ederse kendine ediyor...
dolayısıyla bu kadar kuşkucu olmamalı..
biraz daha oluruna bırakmalı her şeyi..
boğmamalı.. boğulmamalı..
çünkü septikle başlar bu durum, foseptikte son bulur ne me lazım..

6 Temmuz 2010 Salı

Tatil Mode : ON

ehh çok bunaldık..
çok strese girdik..
hastalandık..
kafaya taktık..
üzüldük..
ağladık..
yapmacık güldük..
şimdi "update" zamanı...
bir tatil molası versin bu kız..
deniz..kum..güneş..
huzur..

si yu in enada layf  bırada =)

1 Temmuz 2010 Perşembe

yazarak kendimi biriktiriyorum.. hepsi bu.

aslında cok içine kapanık bir insandı..
kimi zaman renkli de olabiliyordu ama nadirdi o anlar..
cok konuşmazdı..
iyi bir gözlemciydi ama..
iyi de bir dinleyici..
çok sıkıntılı oldugu anlarda konusmaktan ziyade önce içinde durumu tartar, düşünür en sonunda da birine anlatmaktansa yazarak rahatlardı..
birçok sıkıntı yaşamıştı son günlerde..
geldi mi hepsi üstüste gelir ya hani, işte öyle olmuştu..
her şey üstüste gelmişti....
çalıştığı yerde olsun, özel hayatında olsun birtakım çalkantılar yaşıyordu..
aklına gelen ne vasa başına geliyordu bir de..
bir şeyden kuşkulandı mı o şeyin üzerine gitmeyi görev bilirdi..
giderdi ve üzülen yine o olurdu..
kuşkularında yanılmadıgını görürdü..
sonra düşündü...
düşündü...
düşündü..
kendini yıpratmaktan başka bir şey değildi bu kadar paranoyaklık..
bu kadar özveri..
hani çok modaydı ya son zamanlar da "enerji", "karma" vs. vs....
iyi düşün iyi olsun..
ne ekersen onu biçersin...
kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma...
ve daha bir çok atasözü, bu durumu özetleyebilir..
o da öyle yapmaya karar verdi..
serbest bıraktı düşüncelerini..
korkularını..
şimdi her şey daha güzel..
çünkü bir şeyi ne kadar cok istersen, beklersen; o kadar cok da itersin aslında..
"Beklemekte olduğun şey, ancak onu beklediğini unuttuğunda gerçekleşir; bu, evrenin ''Sen bakarken soyunamıyorum'' deme şeklidir."
gibi...
kimbilir belki de doğru olanı budur..
o zaman bir de bu şekilde yaşasındı..

*****

aşırı düşkünlerini çok anlayamamakla beraber, belirli bir enerjinin olduguna ben de inanıyorum elbette..
ama abartmamak da gerek bence..
hayatımızı tümüyle buna odaklamamalı diye düşünüyorum..

ama siz yine de iyilik yapın iyilik bulun..
iyi düşünün iyi olsun :)
ben de yazarak kendimi biriktirmeye devam edeyeyim...