o şimdi Asker!

en çok ne koyuyor biliyor musunuz :

- giysilerini
- ayakkabılarını,
- anahtarını,
- cüzdanını,
- telefonunu
öylece bırakıp gidiyor ya hani...

işte devam eden hayatın en koyu durağanlığı, o terliklerin ayaktan son çıkışındaki haliyle durmasında dank ediyor..
her nefesi birlikte aldığın, can'ından olan yanında yok ya hani, işte en beteri de o...

hüzünlenecek olsam bir çok sebep bulabilirim. zoru başarıp mutlu olma yolunda kararlıyım.

haftasonu aktivitesi

bu pazar evde pineklemek yerine biraz gezelim dedik.
evden ortaköy diye cıkıp kendimizi önce çengelköy sonra anadolu kavagı ve sonrasında da kanlıca'da bulduk :)
anadolu kavagını hayalimde daha değişik resmetmiştim aslında..
gidince biraz hayal kırıklığı olmadı değil..
bi de biraz uzak..

                                                              çınaraltı tıklım tıklımdı..

servis biraz agır ama yogun olması
münasebetiyle gözardı edilebilir :)





























çınaraltının ardından kanlıcaya yogurt yemeye gidelim dedik.
kanlıcayı kaçırdık :)
gitmişken gidelim de bi anadolu kavagını görelim dedik.

anadolu kavagının küçük bir çarşısı var.
ve her yerde "gift shop"lar "fish"çiler var
bayagı bir turistik(!)

                                           
                                              bu motorsiklet evime cok yakısırdı sanırım :)

                                                        burası da Yoros Kalesi

anadolu kavagından umdugumuzu bulamayınca kanlıcaya dönmeye karar verdik.

meshur kanlıca yogurdunun tadına baktım. -aramızda kalsın hiç benlik değil:)-

bana göre bu "tarihi kanlıca yogurt"larını bir güveç içinde sunsalar cok daha otantik olabilirdi.

                 

                                                         yogurdun yanında pudra şekeri geliyor

                        küçükken babaannem ekmeğin üzerine yoğurt sürüp şeker dökerdi.
                                                               bana o günleri anımsattı =)

aynı giyinen çiftler (!)

bugün cadde de nereye gitsem onları gördüm diyebilirim.
ya da algıda seçicilikti bilemiyorum.

kırmızı spor ayakkabı,
beyaz bermuda şort,
"i love you t-shirtleri"
ve ray-ban gözlükleriyle tam bir uyum abidesi(!) bir çiftti.

şık olmaktan ya da sevimli gözükmekten öte iticilerdi.

bu çiftin bir dostu falan ola ki bu yazıyı okursa lütfen iletsin :

bershka çalışanı gibi gezmesin çocuklar, yazıktır...

***
bu çifti görüncee aklıma geldi :


küçükken alt komşumuz- yaşıtım - Songül ile bizi bir örnek giydirirdi annemler.
hem birbirimize benzediğimizden hem de cocuk aklımızla birbirimizin kıyafetlerine özendiğimizdendi belki..

***
velhasıl ;


sen bizi böyle bir çift olmaktan uzak eyle ya rabbbiiim! AMİN!

Online Alışveriş hüsranlığı

Online alışveriş siteleri biz çalışan insanlar için bir kurtarıcı gibiydi aslında.
Yani en azından  önceleri böyle düşünüyordum.
Çok sayıda alışveriş yapmışlığım var.
Parfüm-ayakkabı-giysi-takı-dekorasyon..
Çalışan biri için sadece haftasonları alışverişe ayırmak gibi bir durum söz konusu oluyor çogunlukla..
e bu kişi haftasonu, haftaiçi yorgunluğunu atmak için dinlensin mi?, arkadaşlarıyla-ailesiyle  vakit mi geçirsin?, yoksa alışveriş mi yapsın...
çoğumuz dinlenmek ya da keyifli vakit geçirmek için dostlarımızı tercih ediyoruz.
dolayısıyla aslında online alışveriş siteleri tam bir kurtarıcı gibi..
akşam işten gelirsin..
açarsın bilgisayarını..
geçersin TV karşısına..
uzatırsın ayaklarını da...
dinlenerek alışveriş yaparsın..
- büyük lüks..

ben çok sık kullanıyordum bu tarz siteleri..
bir şey almasam da vitrin bakmak gibi keyif veriyordu bana.
çoğu kadına da böyle hisler uyandırıyordur eminim.

taa ki son yaptığım iki alışverişe kadar..
büyük hüsran..
en moda, en yaygın olan iki online alışveriş sitelerinden markafoni ve trendyol...

önce markafoniden aldığım son siparişlerimle ilgili sıkıntımı paylaşayım:

büyük bir keyifle, sevdiğim markalardan güzel güzel elbise, etek ve t-shirt seçtim.
siparişimi onayladım.
takribi 1 hafta sonra siparişimi gönderdiler..

kutuyu açtım..
siparişlerimi deneyene kadar her şey normaldi.
sitede şık olarak gördüğüm elbiseyi denedim- ki elbise demek için şahitler aramam gerekti-
duruş desen, elbise de bir duruş yok..
bu arada elbise deyip duruyorum. aldanmayın. t-shirt desem yeri var.
yani benim elbiselerim, kalçada bitmiyor çünkü. bi yanlışlık olmalı.

sonra aldığım t-shirt'ü denedim.
S beden bu kadar mı XL olur..
sitede gördüğüm  t-shirt ile tek ortak yanı önündeki baskısıyla aynı olması sanırım.

ve bir de son zamanlarda moda olan önü kısa arkası uzun olan etekler..
bir adet de ben alayım dedim.
ama bildiğin jipon geldi..
herhalde uzun elbiselerin içine astar niyetine giyerim onu da..

velhasıl markafoni beni bu alışveriş ile kendine küstürmüştü ki bugün mailime gelen  trendyol siparişim ile sanırım artık online alışverişten uzak durmam gerekecek.

"Değerli üyemiz,

..... butiğine ait xxxxxxxx No'lu siparişinizde bulunan aşağıdaki ürünler stoklar ile ilgili bir sıkıntı nedeni ile temin edilememiştir.


Bu aksaklıktan dolayı sizden özür dileriz.
Siparişinizin tutarı kredi kartınıza en kısa zamanda iade edilecektir Bankanıza bağlı olarak, iadenizi kredi kartınızda görmeniz, bir kaç gün sürebilir. Siparişinizde kullandığınız hediye çeki/çekleri iade işlemi esnasında hesabınıza yeniden tanımlanacaktır. Siparişinizin verildiği tarihte hediye çekindeki kalan kullanım süresi kadar süre, iptal işlemi sırasında yeniden başlayacaktır.

Yaşadığınız memnuniyetsizliği gidermek umuduyla üyelik hesabınıza sonraki alışverişlerinizde kullanılmak üzere 30 gün süre ile geçerli olacak 10,00 TL tutarında hediye çeki tanımlanacaktır.

Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Trendyol Müşteri Hizmetleri

Trendyol Müşteri Hizmetleri İletişim Numarası 0 212 331 0 200
Çalışma saatlerimiz: Haftaiçi 08:00-24:00 haftasonu (Cumartesi) 10:00-24:00 (Pazar) 10:00-17:00’dir. Bu saatler dışında destek@trendyol.com adresine mail gönderebilirsiniz. Size en kısa sürede dönüş yapılacaktır."



 ha bir de 10TL de gönül alma payı koymuşlar. ne kadar da düşünceliler(!) 

kendimi dökmeyeli ne kadar da zaman oldu..
içime akıttıklarım beni korkutuyor artık.
yüreğim çok uzun zamandır çok fazla acıyor.
boğazımda oturmuş olan yumru mesken edinmiş gibi kendine oraları..

çok değişik heyecanlar yaşarken çapraşık bir yolda bulmak ne menem bir duygudur bilir misiniz?
ben acı öğrendim.
acıyı öğrendim.
ben çok kısa bir sürede acı bir şekilde büyüdüm,
büyütüldüm.

kırgın olduklarım aslında bilseler ne kolay geçecek kırgınlığım.
bilseler nasıl hemen iyileşeceğim.
ve bilseler nasıl cocuk ruhuma hemen geri dönebileceğim.
ama bilmediler.
ve ben büyüdüm.

son zamanlarda çok çirkinim.
mutlu kadın güzeldir çünkü.
ve ben çok mutsuzum çünkü...

düşününce heyecanlanacağım düşünceler neden bu kadar uzağımda?