19 Eylül 2017 Salı

Çınar'ın Anaokul Süreci

Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bence 3 yaşından itibaren eğer başlatılabiliyorsa, çocuklar anaokuluna ya da oyun gruplarına başlamalı. Çınar suan tam 3 yaşında. 36 aylık. Okul araştırmaya Nisan-Mayıs aylarında başlamıştım. Epey zorlu bir süreç bence. Bir kere asla %100 sizin beklediğiniz bir okul olmuyor hiç biri. Benim okul konusunda en büyük kriterim; Çınar'ın okula mutlu gidip mutlu gelmesiydi. Daha sonra da evime yakın olsun ve tabii ki kaliteli vakit geçirsin.. Şuan için motomot bir eğitim almasını beklemiyor ve istemiyorum. Evde artık ona yeteri kadar verim sağlayamadıgımı ve boşa vakit geçirdigimizi düşünüyordum. Bu sebeple okul arayışına girdim. 6-7 okul gezdim bu zaman diliminde. Kiminde idari kadrodan güzel elektrik alamadım, kiminde okulu hijyenik bulmadım, kimisi uzak geldi vs vs... Sonuc olarak tatile girmeden de evimize yakın ve bir tık da olsa cevremde olumlu seyler duydugum bir okula karar verdim. Yaz tatili boyunca Çınar'ı hazırladım okul konusunda. Artık büyüdün ve okula gideceksin, eğlenceli oyunlar oynayacak ve bir sürü arkadasın olacak gibi. Kendisi de artık cok hazırdı (!) Çevresine sürekli tatilden sonra okula başlayacagını ve ne kadar mutlu oldugunu anlatıyordu. Okul oryantasyon döneminde de Çınar'ın bu yaklaşımı sayesinde sorunsuz geçecegini düşünüyordum. 
.................
 Yanılmışım.............
 İlk gün bir heves çantayı sırtına taktı ve güle oyna gittik okula. Oryantasyon boyunca birlikte olacak ve günde 1-2 saatlik bir dilim olacaktı. İlk gün bahçede güzel etkinlikler hazırlanmıştı cocuklarımız için. Yeni bir ortam oldugu için Çınar'ı sabit tuttmak biraz zor oldu tabii. Etkinliklere katılsa da bu 5-10dk sürdü. Aslında bu süreç de normalmiş. Etrafını keşfetmeye çalıştıgı ve onu uyaran şeylerin cok fazla oldugu için. 
 Birlikte gittiğimiz ilk hafta "birlikte" oldugumuz için sıkıntı olmadı esasında. Ne zamanki sınıfa çıkılacak dendi. Çınar gardını geçirdi... "Sen de gel" sanırım o gün 100 'e yakın bu cümleyi duydum. 
Sınıfa velilerin cıkması yasaktı. Diğer cocuklar da etkinlenebilir ya da cocuk bu duruma alışabilir diye sanırım. 
 Sınıfa cıkamayacagımı, onu bekleme salonunda bekleyecegimi ve beni görmek istedigi her zaman ögretmenine söyleyip yanıma gelebilecegini anlattım. 
 Kabul etmedi.... 
 Daha sonraki günlerde, ögretmeni bir şekilde kendisine yardım etmesini, sınıfa bir şey cıkartmak için destege ihtiyacı oldugunu vs gibi bahanelerle Cınar'ı sınıfa çıkarttı. 
 Arada bir kameradan izlediğimde aglıyor ama etkinliklere de katılıyordu. Cınar için okul süresi bittiginde yanıma iner inmez aglıyor ve bir daha gelmek istemedigini söylüyordu. 
Her gün sil baştan bir şekilde onu ikna etmeye çalışıyordum. - hala da çalışıyorum. 
 Bugün okula gittiğimizde öğretmeni onu aglayarak da olsa kucagına aldı ve sınıfa cıkarttı. Öyle görünce içim sızladı.. 
Bu süreçte kendimi de cok zorluyorum aslında. 
Yaşadıgım kaygıları hissediyor ve daha cok endişeleniyor o da sanırım.
 Bugün ögretmeni onu öyle alınca hiç tepki vermedim. 
O gidince gözüme bi toz kaçtı ama.... 
 15dk sonra kameradan sınıfı izledigimde ağlamıyor ve etkinliklere de katılıyordu. 1-1.5 saat kadar bekleme salonunda bekledim. Sonra sınıf ögretmenine sordurdum. Bir sıkıntı olmadıgını ve keyifli oldugunu söyledi. 
İlk defa onu bugün okulda bıraktm ve eve döndüm. 
Eve geldikten 1 saat sonra Çınar geldi. Servisten mutlu indi. Eve gelince okulda neler yaptıgını konustuk. Tekrar sınıfa gitmek istemedigini söyledi ama o okula gidince benim de işe gittiğimi söyledim. O evde yokken aslında evde de hayat devam ediyor imajı vermemeliymişiz. Sevgili Pedagog'umuz Seda bu konuda beni epey yönlendirdi. 
 Bugün Öğle uykusuna yatırırken Çınar'ı, benim de işe başladıgımı, o okula giderken benim de işe gittiğimi anlattım. Yarın ben yine işe gidecegim sen de okula gideceksin ve okul süresi bitince benim işim de bitecek ve ben yine seni kapıda karşılayacagım diye anlattım.
Şuan sürecimiz bu şekilde ilerliyor. Merak edip attıgınız mesajlar için toplu bir cevap olsun istedim. İlerleyen günlerde halimizden haberdar ediyor olacagım :)

18 Ağustos 2017 Cuma

Kullanım Kolaylığı ve Estetik Bir Arada

Derin dondurucuların faydalarını anlatarak zamanınızı almayacağım, uzun süreli gıda depolama için başka bir seçeneğin olmadığını zaten biliyorsunuzdur. Henüz bilmiyorsanız da, bu yılki Kurban Bayramı’nda öğreneceksiniz zira etleriniz buzdolabı içerisinde en fazla bir hafta dayanacak! Yani ister et, isterse de diğer gıdalar için uzun süreli depolama yapmak istiyorsanız, bir derin dondurucu kullanmanız gerekiyor. Bu bakımdan iki seçeneğiniz var: yatay ve dikey derin dondurucu modelleri. Yatay olanlar bir sandığı andırıyor ve kapakları üst kısımda yer alıyor. Dikey olanlar ise aynı bir buzdolabı gibi: Kapakları ön kısımlarında bulunuyor ve (isminden de tahmin edebileceğiniz gibi) dik şekilde kullanılıyorlar. Ben, tercihimi dikey derin dondurucu modellerinden, hatta daha net söyleyecek olursak, UED 5170 DTK A++ modelinden yana kullandım.

                                                               

Neden derseniz, her şeyden önce Uğur Soğutma markası güven veriyor. 60 yılı aşkın bir süredir derin dondurucu üretiyorlar ve bu nedenle benzersiz bir uzmanlıkları bulunuyor. Unutmayın, bu cihazları on yıllar boyunca kullanmak için alıyorsunuz ve he sağlamlıkları, hem de servis ağlarının yaygınlığı önem taşıyor. Uğur Soğutma, her iki bakımdan da beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Gelelim tasarıma: UED 5170 DTK A++, dikey bir derin dondurucu modeli. Ben bu tasarımı seviyorum zira kullanması daha pratik geliyor: Aynı bir buzdolabı gibi rahatça kullanabiliyor, hatta buzdolabının yanına koyarak uyumlu ve estetik bir görünüm elde edebiliyorsunuz (ben öyle yaptım, tavsiye ederim). 

UED 5170 DTK A++ yalnızca 46 kilo, yani kimseyi çağırmama gerek kalmadan bir köşeden diğerine kolayca taşıyabiliyorum. İç hacmi 170 litre, sadece benim değil, komşularımın gıdalarını bile depolamaya yetiyor! A ++ enerji sınıfında olduğu için, neredeyse hiç elektrik harcamıyor. En sevdiğim özelliği de, elektrik kesintilerinde bile içindekileri 15 saat boyunca korumaya devam edebilmesi oldu. Sık sık kesinti yaşanan bir yerde oturuyorsanız, emin olun bu özellik çok işinize yarayacak. Satın almak için https://satis.ugur.com.tr/item/ued-5170-dtk-a/100028 adresini kullanmanızı tavsiye ederim, peşin fiyatına 12 taksit yaptırarak kredi kartınızla alabiliyorsunuz. Geniş iç hacimli, dayanıklı, pratik ve uygun fiyatlı bir derin dondurucu arıyorsanız, UED 5170 DTK A++ modelini gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum.

                                     

Bir boomads advertorial içeriğidir.

13 Haziran 2017 Salı

Sağlıklı Bronzlaşmak İçin Neler Yapmalıyız?

Ve beklenen yaz geldi mi dersiniz?
Son zamanlarda havalardaki değişiklik sosyal medyada her fotoğrafın altına "yaz nerede" gibi cümleler görmemize neden oldu.
Ben şikayetçi değilim esasen, severim ben böyle hafif üşüten, kısa kollu üzerine ince bir hırka giyilen havaları..
Bugün epey sıcak.
Hava durumuna bakılırsa yine birkaç gün yağmur yağabilir gibiymiş ama yine de güneş böyle kendini hissettirirken sağlıklı bronzlaşmak için birkaç öneride bulunmak isterim ;



  • Güneşe çıktığımız saatler çok önemli, özellikle saat 10.00 ile 16.00 arasında güneş ışınlarının dünyaya en dik geldiği saatler olduğu için bu saatler arasında güneşe çıkmamaya özen gösterin.
  • Güneş koruyucu kremleri güneşe çıkmadan yarım saat önce cildinize sürün.
  • Yüzünüzün dışında kollarınız, omuzlarınız ve ensenizi de güneş kremi sürerken ihmal etmeyin.
  • Dışarı çıkarken özellikle güneşin vücudumuza temas ettiği vakitler kesinlikle ten renginize uygun güneş koruyucu krem kullanın.
  • Koyu renkli giysiler tercih etmeyin, gölgede oturmuyorsanız şemsiye ve şapka kullanmaya özen gösterin.
  • Ter, deniz ve havuza girmek, güneş kremlerinin akmasına neden olur. Bu nedenle bu gibi durumlarda koruyucunuzu tekrar uygulamayı ihmal etmeyin.
  • Çocuklara yüksek faktörlü güneş kremleri uygulayın, özellikle 3 yaş altı bebekleri kesinlikle güneş koruyucu kremi olmadan güneşle temas ettirmeyin.
  • Tüm bunların yanında en önemlisi bol bol su içerek vücudunuzun su kaybını önleyin